15 Eylül 2015 Salı

Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları | Ha? Ne?

Herkese merhaba~!
Azıcık dışarı çıkıp, birileriyle konuşunca kendime geldim sanırım. Elbette ki, okulun -maalesef ki- yaklaşmasıyla içimde oluşan bir umutsuzluk var ama benim için normal olsa gerek.
Her neyse, yaptığım manga editini yarıda kesip -aslında bitti ya .s- buraya bu kitap hakkındaki düşüncelerimi yazmaya geldim.
Şimdiden uyarımı yapayım, spoiler içerebilir/içermektedir/içerecektir.

İyi okumalar~!

~~

Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de...
Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.
İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
(Kitap Arkası Yazısı(?) )

Önce kitabın adından başlayalım. Neden ''Renksiz'' Tsukuru Tazaki?
Bunun nedeni kitaptaki ana karakterimiz ve onun ''renkli'' arkadaşları.
Tsukuru,  yaratmak, üretmek veya ortaya çıkarmak anlamına gelen bir isim. Tsukuru'nun kendine renksiz demesinin sebebi ise tüm arkadaşlarının soyadlarında bir renk olması. (Akamatsu, Oumi, Shirane, Kurono) Buna artı olarak kendisinin hiçbir farklı kişisel özelliğinin olmadığını düşünmesi.

Peki ya kitap ne hakkında?
Kitap Tsukuru ve renkli arkadaşları hakkında. Daha çok yaşadıkları problem hakkında, kitap üniversite yıllarında Tsukuru'nun bilmediği bir nedenden dolayı arkadaşlarının onunla konuşmayı istemediklerini söylemesi üzerine. Aradan uzun zaman geçiyor ve Tsukuru 36 yaşında bir yetişkin oluyor, o sırada da görüştüğü bir bayan arkadaşına (Sara), bu renkli arkadaşlarını anlatınca, Sara gerekli sebepler bularak onlarla görüşüp konuşmasını öneriyor veee kitap hemen hemen burada başlıyor.
Kitap boyunca Tsukuru teker teker arkadaşlarıyla görüşüyor ve asıl sorunun ne olduğunu öğreniyoruz.

Karakterler?
Düzgünce anlatmak istediğim iki karakter var. İlki normal olarak Tsukuru, ikincisi ise kendisine fazla yer verilmemiş beşinci renkli kişi Haida.

Tsukuru, 36 yaşında bir yetişkin. Küçüklüğünden beri tren istasyonlarına karşı bir ilgisi var, üniversitede bu alan ile ilgili bir bölüme gidip bir şirkette tren istasyonu tasarımı vb. bir iş yapıyor.

Haida ise... Tsukuru'nun üniversiteye giderken bolca görüştüğü bir arkadaşı. Plak dinlemeyi seviyor, kitapta nedense çok az bulunmakta ve kitabın adındaki ''Hac Yılları'' kısmı Tsukuru'da bıraktığı bir plağın adı(?) Kitabın tam ortasında kayboluyor ve... (bu kısmın devamını az sonra göreceksiniz.)

Peki, son soru. Kitabın sonu veya tamamı beni tatmin etti mi?
Kesinlikle hayır. Çünkü;

İlk olarak, sondan başlayalım.
Sonu aynı İmkansızın Şarkısı (Noruwei no Mori) gibi açık bitti. Ama bana göre fazla bir açıktı. İmkansızın Şarkısı'ndan örnek vereceğim ama ancak bu şekilde anlatabilirim. 
(Spoiler dalgası geliyor.)
O kitapta da ucu açıktı ama sonunda tahmin edilebilen yüksek bir ihtimal vardı.
Şimdi bile düşündüğümde ben Watanabe'nin en yüksek ihtimalle ya Midori ile birlikte olduğunu yada intihar ettiğini düşünüyorum. (İlk ihtimal daha yüksek bana göre.)

Ama bu kitapta tek düşündüğüm son Tsukuru'nun reddedilip intihar etmiş olması?
Neden bilmiyorum ama böyle bir şey uyandırdı. Karakterlerin intihar etmesi hoşuma gittiğinden falan değil ama öyle bir his oldu.

İkinci ve son olay ise kayıp karakterler ve açıklanmayan ölüm. (İkinci spoiler dalgası.)
Haida'dan bahsetmiştim az önce, kaybolduğundan falan. Bu kaybolma olayı Tsukuru'nun onunla ilgili cinsel bir rüya görmesinden dolayı oluyor, Tsukuru'ya göre Haida bunu hissediyor ve gidiyor?
Bir daha kendisini görmüyoruz. Zaten kitapta da, Haida'nın bu rüya olayından sonra Tsukuru'nun uyanık olduğunu bilmeden odasına gelip bir süre onu uyurken izlemesi olayı da var.
Gariplikler üstüne gariplikler.
Buradan kitabın sonuna da teori çıkartabilirim. Ama bu fazla saçma bir teori, bu yüzden geçelim açıklanamayan ölüme.

(BU KISIM CİDDEN SPOILER PLS DONT)

Shirane öldürülüyor.
Evveeet. Biliyorum. Garip.
Ama daha garip olan şey, 6 yıl önce öldürülmüş olması ve kim tarafından öldürüldüğünün hala belli olmaması. Bir kumaş parçasıyla boğulup, ölmesi.


~~

Kitabı en az 2 hafta önce elektrik kesintisinin olduğu bir günde en fazla 1-2 saatte bitirdim. Akıcı bir kitap ve az sayfa (316 sayfa ama az bence -nasıl doyumsuz-) olduğundan çoook çabuk bitiyor.

Buna rağmen güzel bir kitaptı. İnsan ilişkilerine dair bir şeyler öğrenmiş olabilirim belki?
Her neyse, bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Kendinize iyi bakın~!