27 Aralık 2015 Pazar

Yeni Yıl (2016)

Herkese merhaba~
Normalde anime yazısı falan yazmayı düşünüyordum bunun yerine ama ayın 30'unda falan yeni yıl yazısı yazamam diye düşünüp şuan yazıyorum.
Umarım herkesin keyfi yerindedir.
Benimki biraz kötü. Şu "karamsarlığa düşme" olayını yaşıyorum ara sıra ama sonuç olarak günü mümkün olduğunca mutlu bitirmeye çalışıyorum. Her şeyin bir çözümü olacaktır elbet.

Şu sıralar da blog yazıları arttı, kimseninkine yetişemiyorum nedense. Yeni yıl telaşı beni de sardı. Aslında daha çok sınav telaşı.
CİDDEN NE YAPACAĞIM.
5 gün falan kalmış şurada. Stres, panik, panik.
Umarım"gerçekten" elimden geleni yapabilirim. Kendimden zerre emin değilim.

Neyse, efendim. Ben daha fazla uzatmayayım. LÜTFEN bu sefer güzel bir yıl olsun. Hep kötü hep kötü, içim karardı. Hayatın tadı tuzu bunlar da bir yere kadar, resmen birkaç defa kafayı yiyeceğimi sandı-
Ehem ehem, umarım yeni yılınız güzel geçer.
Ben bir çok istiyorum sanırım bu yıldan ama en başta lütfen huzur ve sağlık. Herkes iyi olsun, herkes sağlıklı olsun, Gölge gecenin geç saatinde beni uyandırıp deli etmesin.

Gölge cidden küçük bir şeytan.

Herkese iyi yıllar~!
Mutlu ve huzurlu olun?


nedenbunukoydumbilmiyorumyey
sonradanatılanmininot; blog başlığını adam etmem gerek sanırım.

19 Aralık 2015 Cumartesi

Güncelleme #2 | Mutlu Haberler Galiba?

Herkese merhaba~!
Güzel haberlerim var. Yani aslında kendi açımdan falan.
Normal şartlarda bahsetmek istemiyordum ama işin ciddiyeti bayağı artınca ufaktan söylemeye karar verdim.
Sonunda Adana'dan başka bir şehire taşınıyoruz. Buraya karşı aşırı bir garezim yok ama uzun bir süredir buradayım ve iyi sayılabilecek pek bir şey olmadı burada. Tabii ki, burada edindiğim arkadaşları özleyeceğim ama ileriye bakmak gerek. (Havalı olacağım diye batırdım, çaktırmayın.)

Eveet, nereye taşınacağımızı da söyleyeyim. -bir aksilik olmaz ise- İzmir/Aliağa'ya taşınıyoruz efendim. Herkes mutlu, bende mutluyum. Ama iyi olacak mı bilmiyorum.
"Alışabilecek miyim?" diye endişeleniyorum. Gerçi bir yanımda "Amaaan, boşver." gibisinden bir rahatlık içerisinde.
Diliyorum ki 2016 bu sefer "gerçekten" mutluluk ve huzur getirir bana. İhtiyacım var çünkü.

Ehem ehem, bunun dışında uzun süredir oynamak istediğim Lamento'yu indirebildim. Kuracağım diye 1 saat kadar uğraştım ama olsun. Değdi buna, gerçi daha yüzüne bile bakamadım oyunun. Akşam yemeğinden sonra bakmaya çalışacağım.
Umarım iyi olur demeyeceğim, iyi olacağı hissi var içimde. Bu arada DRAMAtical Murder'a da amaçsız bir özlem duyuyorum. (Hala Reconnect bitmedi.) Tekrar falan oynama isteği geliyor.

Yılbaşı indirimi geliyor ve benim kendimi korumam gerekiyor. Danganronpa Another Episode'a tekrar indirim gelirse kendimi tutamayabilirim. Kendimi yere atıp orada kalacağım.

Her neyse, bugünlük bu kadar. Uzun bir zaman gözükmeyebilirim. Malum benim sınavım da yakında. 2 günlük acı falan. ;-;

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, güle güle~!


16 Aralık 2015 Çarşamba

Mim; Merak Ediyorum.

-Yazıyı normalde mimlendiğim gün (yani 11'i) tamamlayıp yayınlayacaktım ancak hastayım ve pek de iyi değilim. Ondan dolayı gecikti.-

Herkese merhabalar~!
Çok sevgili Danganronpa yazısından sonra yine karşınızdayım. Umarım hoşunuza gitmiştir. Bayağı çenem düşmüş. Hatta bahsetmem gereken birkaç şeyi de unutmuşum. Unutmadığım bir zaman bir güncelleme yapmam gerek o yazıya.

River'a çook teşekkür ediyorum beni mimlediği için. Mim'in konusu da çok hoşuma gitti. Umarım altından kalkabilirim.
Uzun zamandır Gölge'nin fotoğrafını koymamıştım.
Buyrun efendim~!
Sevdiğimiz, sevmediğimiz veya takıntı yaptığımız şeyler hakkında yazıyoruz galiba?;

  • Beni rahatsız eden birçok şey var. Bir şey yaparken rahatsız olmamı sağlayacak bir olay olduğunda (gürültü, patırtı gibi) aşırı şekilde sinirleniyorum ve yaptığım işe uzun bir süre devam etmiyorum.

  • Üstteki madde ile bağlantılı olarak kulaklarım çok hassas. Yani annem ile oturma odasının kapısı kapalı bir şekilde konuşurken babamın demir kapıyı açtığını falan duyabiliyorum. (Annemler bundan şikayetçi çünkü ses olduğunda direkt söylüyorum) Bu kadar iyi duymamı hem seviyorum hemde sevmiyorum.

  • Bağlantılı devam ediyoruz. Bazı insanların sesi çok hoşuma gidiyor, iç gıdıklayıcı bir duygu oluşturuyor. Birkaç tane youtuber ve bir seiyuu sadece bu hissi yaratabiliyor bende gerçi.

  • Tatlı ve tuzlu uyumunu severim. Hatta güzel bir tarifimsi şey var. Krem çikolatayı eritip içine balık kraker atıp yiyebilirsiniz. Çok güzel oluyor.

  • Kıskancım biraz. Arkadaşlarıma karşı gerçi birazcık, arkadaşlarımı başka arkadaşlarından kıskanıyorum. Ama isteyerek olmuyor ve bu özelliğimi sevmiyorum.

  • Çocukları/Bebekleri sevmiyorum. Küçüklükten beri böyle, oyuncak bebeklerim yerine peluş oyuncaklarım oldu. Oyuncak bebeklere dokunmak bile istemezdim.

  • Kedileri bayılacak derecede seviyorum. Çoğu kişi biliyordur gerçi bunu. Hep bir köpeğim olsun istedim ama kedim olduktan sonra kediden vazgeçmedim.

  • Kitap okumayı seviyorum. Ama sadece istediğim kitapları, ödev olarak vs. verilmiş kitapların neredeyse hiçbirini okumadım. Şeker Portakalı adlı kitap ödev olarak verilmişti ve ben değil annem okumuştu o kitabı sadece. Şuan bile konusu geçiyor, "Beyza niye okumadın?" gibisinden.

  • Psikoloji konulu anime/mangaları daha çok severim. Hatta özellikle bir mangakanın bir mangası resmen aşırı hoşuma gidiyor. Yeni bölüm gelince/Bölümü okurken sevinçten titriyorum ve aşırı tepki veriyorum falan. (Kendimi Omocat'in fujoshi tişörtündeki kız(?) gibi hissettim.)

  • Sebze yemeği sevmiyordum. Ama şimdi hafiften barıştım gibi, yine de çok severek yemiyorum birçok şeyi. Ayrıca domatesi hala yemiyorum.

  • Manga okumayı, anime izlemekten daha çok seviyorum. Anime izlemek için bilgisayarıma yüklemem gerekiyor. Çünkü bir anda donunca aşırı sinirleniyorum.

  • Okuduğum kitabı bir daha baştan sona okumama takıntım(?) var. Aynısı bazen oyunlar için falan da oluyor diyeceğim ama yalan olacak. (Mad Father'ı 5, IB'yi 3-4 ve Misao'yu 2 defa bitirdim çünkü.)
Sanırım bu kadar yeterli. Umarım yeterli olmuştur. Bilindik şeyleri yazmışım gibi sanki, neyse bilmeyenler öğrenmiş oldu.
Okuyanlara teşekkür ediyorum.
Mimleyeceğim kişi ise tabii ki Kaida, ehehe.
İyi şanslar. <3

Evveet, benden bu kadar. Kendinize iyi bakın.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere~

hasta olmaktan nefret ediyorum.

9 Aralık 2015 Çarşamba

Danganronpa 2; Goodbye Despair

Herkese merhaba~
Eveet, aslında 6-12 Kasım aralığında ana hikaye olarak bitirdiğim ancak daha sonrasında hem ekstra bir şeyler daha yapmak istediğimden dolayı hemde oyunda aldığım ekran görüntülerini Vita'dan bilgisayara aktarmak için lazım olan İçerik Yönetici Asistanı adlı şeyi bilgisayarıma kuramadığım için yazmak istemedim/yazamadım.

Ama doğru gün geldi ve sonunda kurdum!
O yüzden hazırlanın!
Tilki'nin efsanevi kötü oyun yazısı geliyor!

Her neyse, hadi başlamaya çalışalım!

Evveet, gelelim oyuna. Söylemek istediğim çok şey var ama önce hafiften bir giriş yapmam gerekiyor.
Japonya'da PSP için 26 Temmuz 2012'da, PS Vita için 10 Ekim 2013'de gelmiş, bizde ilk oyunda olduğu gibi geç ve sadece PS Vita için geliyor tabii ki. O da 3 Eylül 2014. (19 Nisan 2016'da Steam'de de çıkmış bulunmakta!)
Buna artı olarak isimde de biraz değişiklik var, türkçe olarak söylersem Süper Danganronpa 2; Hoşçakal Umutsuzluk Akademisi gibi bir şey oluyor. Ama sorun değil. Güzel yani.

Seslendirmeden bahsedersem.. Japonca ses seçeneği var, direkt oyun başladığında falan oyun soruyor. Benim ilk endişem buydu çünkü ingilizce seslendirme benim için iyi bir tercih değildi, tek video ile anlatırsam;


Bir de ben Komaeda'nın (videodaki karakter) sesini çok seviyorum. İç gıdıklayıcı bana göre, biliyorum biraz garip ama duyma yetim hassas olduğundan biraz çabuk etkileniyorum seslerden. Yani aslında sırf Komaeda için japonca ses seçeneğini seçtim. (Manyağın tekiyim biliyorum.)

Neyse, hafif girişimi yaptığıma göre ana hikaye geçişini yapabilirim.

~~~~


Oyunun prolog kısmında ilk gördüğümüz şey tam olarak bu;


Her ne kadar başta kendisi ??? olarak gözükse de bu şahıs Komaeda Nagito. Bize iyi olup olmadığımızı falan soruyor. Sonra ana karakterimiz Hinata Hajime neler olduğunu hatırlamaya çalışıyor ve kendimizi Hope's Peak Akademisi'nin önünde buluyoruz.
Hinata, Akademi hakkında konuşuyor ne kadar çok buraya gitmek istediğini falan anlatıyor ve sonrasında kendini tanıtıyor. Sonlara doğru biraz garip şeyler olmaya başlıyor. -En sevdiğim..-
Bundan sonra Hinata kendinden geçiyor gibi bir şey oluyor ve gözünü açtığında önünde bir kapı görüyor. Kapıyı açıyoruz, burası bir sınıf ve BAM! tüm sınıf arkadaşlarımız burada!

Ancak sınıfın kapısı biz girdikten sonra kilitleniyor ve hiçbir şekilde açılmıyor. Sonra sevimli mi sevimli pembe tavşanımız Usami geliyor ve sınıf öğretmeni olarak kendini tanıtıyor. Sınıfın duvarları düşüyor ve o da ne?!
Aslında cennet gibi bir adadayız!

Usami okul gezisinde olduklarını umut parçalarını almak ve umutlarını büyütmek(?) için birbirleri ile arkadaş olmalarını söylüyor.
Tam huzurlu huzurlu yaşarken Monokuma geliyor ve tüm kontrolü eline alıyor! Böylece de oyun kısmen başlamış oluyor. Harika değil mi?!
~~~~

Oynanış kısmından bahsedersem, ilk oyunda olan kısımlar geliştirilmiş ve teknik olarak daha iyi. (İlk oyunu daha sonra oynadığım için arabadan inip eşeğe binmek gibi olmuştu.)
İlk oyunda olmayan iki kısım ise;
Rebuttal Showdown ve Logic Dive.
Rebuttal Showdown, Nonstop Debate'in bıçaklı versiyonu gibi, birazcık daha zor da olabilir çünkü karşınızdaki kişinin her sözünü d-pad veya touch screen ile kesmeniz gerekiyor.
(Benim gibi rastgele kesme tuşuna da basabilirsiniz. Ama touch screen eliniz terli ise problem çıkartabilir. Okuduğuma göre PS Vita'larda bu konu hakkında genel bir problem var.) Sonrasıda Nonstop Debate'deki gibi yanlış görünen yere bıçağımızı fırlatıp kesiyoruz.

Logic Dive ise Mean zorluğunda oynamıyorsanız eğlenceli. Bu kısım da şu şekilde işliyor;
Hinata kaykay gibi bir şeyin üstünde onu sorulan soruya göre doğru cevabın olduğu yöne yönlendiriyorsunuz. Aslında bayağı zor çünkü zaman kısıtlı ve Mean zorluğunda arada delikler falan oluyor.
Babam bir ara denk geldi de oynadı o kısmı, baya kez düştü ahsdfgsds Ben de oynadığımda düşüyorum baya. Zor çünkü! (6. Bölümü Mean'de oynadıktan sonra; "Kendinize eziyet etmek istiyorsanız full mean zorluğunda oynayın.")

Eksta Kısımları İçeren Güncelleme;
Unuttuğum birkaç şey olmuş. Onlardan da bahsedeceğim.

İlki her bölümde bulunan gizli monokuma'lar, bunları bulmanızı -bulamazsanız da bir yerden bakarak bulmanızı- tavsiye ediyorum çünkü her biri bayağı monocoin veriyor. Monocoin'de önemli bir şey, (karakterlere hediyeleri onunla alıyorsunuz) bu yüzden toplayın.

İkinci petler, despair ve hope seviyesine göre değişik şeyler olabiliyor. Benimki oyun boyunca hep Snake oldu ama ikinci oynayışta Shit yapmayı başardım. (Daha sonra guide ile Monokuma ve Usami yaptım.)
Siz oyun içerisinde yürüdüğünüzde büyüyor bunlar. Tuvaletini çok uzun süre temizlemediğinizde -despair kısmı dolduğu için- ölüyorlar. Eğlenceli gibi?


Üçüncü Island Mode, oyunun ana hikayesini bitirdikten sonra Island Mode açılıyor. Burada Usami, Monokuma'yı yeniyor ve normal okul tatili gibi bir şey oluyor. Öğrencilerle konuşabiliyoruz vs. Komaeda hakkında olan her şeyi burada öğrendim. Malum, kendisini normal hikaye kısmında pek öğrenemiyoruz. Bu kısımda da Usami'nin verdiği görevleri falan yapmanız gerekiyor, bazen bayağı zor oluyor. Ama üzülmeyin yapamadığınız zaman bir şey olmuyor.

Dördüncü ve son olarak, oyunda gizli CG'ler bulunmakta.
Bu CG'leri belirli bir bölümde belirli bir karaktere belirli bir eşyayı verdiğinizde alabiliyorsunuz. Yanlış hatırlamıyorsam 6 tane gizli CG bulunmakta.

~~~~


En sevdiğim kısıma gelmiş olabiliriz.
Karakterler!
O kadar birbirinden farklılar ki! Hepsini seviyorum desem yeridir. Ama oyunda önemli sayılabilecek 3 tane karakter var. (Ya da daha çok öne çıkan.)

Tabii ki de ilk başta ana karakterden başlamak gerekli, ana karakter olmanın ayrıcalığı bu. Hep ilk başta anlatılırsın çünkü ana karaktersindir. Ehem, konuya dönelim.
Karakterimizin adı Hinata Hajime, ana karakterimiz.
Kafasında olmazsa olmaz ana karakter göstergeci o anten gibi asla yatmayan saç teli(?) bulunur. (Ahoge* deniliyormuş sanırım.)
Kendisi Ultimate ??? olarak geçiyor, yani yeteneğini bilmiyoruz yada acaba??

Bir ana karakter olarak iyi bir ana karakterdir. (Söyleyecek başka bir şeyim yok, çok her cümle spoiler.)






Ehem ehem, karşınızda Komaeda Nagito. Hakkında en fazla konuşabileceğim karakter falan olabilir.
Öncelikle yeteneğini söyleyeyim, Ultimate Lucky Student.
Birini hatırlattı mı?
Ah, evet önceki oyundaki ana karakter ile aynı. Ama Komaeda'nın aşırı derece ondan farklı olduğunu söylemem lazım.
Ve ilginç bir şekilde benim Komaeda ile problemim var. Nefret ederek seviyorum. Aslında seviyor muyum, sevmiyor muyum bilmiyorum.

Her neyse, kendisi hakkında çok fazla detay veremeyeceğim ama önemli bir karakter?
Galiba?




Hehe, bu da Nanami Chiaki.
Ultimate Gamer oluyor kendisi.
Ve aşırı sevimli.
O ceketine zaten ölüp ölüp bitiyorum.Aşırı sevimli.
Sessiz, sakin ve biraz da uykulu kendisi. (Bir anda uyuyakalabiliyor.) Free Time Event'lerin çoğunda yanına gidip hakkında birçok şey öğrendiğimden çok yakın hissettiğim bir karakter ama oyunda da önemi var.
Olmalı yani.
Bu sevimlilik önemli olmalı.
OLMALI!






~~~~~~

Notlar
-rastgele saçmalayacağım bölümdür-

  • Oyun nedense bana ilk oyundan daha acımasız ama yine de daha masum gibi geldi. Kafam karışık bu konuda. Ama şunu söyleyeyim ki, "Ya niye benim favori karakterim öldü?!" durumunu fazlaca yaşama ihtimaliniz var. Üzülmeyiniz.
  • Monokuma sizi kandırmaya çalışırsa kesin bir dille "Hayır!" diyin, zira kendisi daha ilk bölümden "Katilin kim olduğunu doğru tahmin edersen sana hediye vereceğim ama yanlış bilirsen save'in gidecek." dedi ben de kanıp spoiler yedim. Ne harika değil mi!?
  • Oyundaki bazı ilginç sayılabilecek easter egg tipi şeyler;
Bilmeyenler için bu (spin-off serisi oluyor) Danganronpa Another Episode; Ultra Despair'ın posteri.
Hinata, "Kesinlikle bu oyunu oynayacağım." falan diyor.

Tabelanın türkçe olmasının belirli bir sebebi yokmuş. Ancak ilginç bir şey??

  • Oyunda canınız bittiğinde pes etmeyin. Ben değişik bir şey olur belki diye -ne kadar zeki- yaptım, bölümü baştan oynamak zorunda kaldım.. Güzel değildi.
  • Son bölüm başınızı ağrıtabilir veya beyninizi acıtabilir. 
~~~~~~~

Ehem ehem, sonuç olarak benim beğendiğim bir oyun oldu. Gerçekten çok eğlenerek oynadım. Hala daha favori Danganronpa oyunum kendisi. 

Neyse, bu da bu yazının sonudur. 
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere~
Kendinize iyi bakın~!