Uzun zaman olmuş gibi hissediyorum ya da daha çok sanki hiç blog yazmamış gibi.
Her neyse, bugün birazcık hüzünlü başladı. İlk olarak osu! oynadığım mouseum sonunda benden bıktı ve intihar etti, daha sonra sevdiğim bir hikaye final verdi. Ama beni en çok etkileyen Garry'nin tablonun içinde kapalı kalması ve onu kurtaramamam oldu. (Resmen osu! umurumda değil, mouse ölmüş ama isyan edemiyorum.)
Ana konuya artık giriş yapmış bulunmaktayım.
Birkaç gün önce IB'yi oynamaya başladım. (geçerli bir sebepten dolayı belli bir yerden sonra tekrardan başladım) O kadar, ''Yemez o. Çok korkunçtur dayanamam ben. İyk, miyk.'' dememe rağmen The Witch's House'daki o ayıcık kadar korkutmadı beni. En fazla kısık ses ile çığlık atıp, ''İyk'' yaptım.
Ayrıca her ne kadar puzzleları zor deselerde, Mad Father'daki kadar değildi bence. (Sketchbook kısmındaki yer hariç, oraya Youtube'tan bakmak zorunda kaldım. Ayrıca olayını da anladım desem yalan olur.) Yani bence aldığınız şeyi evin başka bir ucunda falan kullanmak zorunda kalmıyorsunuz. Tamam, karışık ama bağdaştırması daha kolay.
(Eeuu, şimdi yazıyı okuyan çoğu kişi oyunu mutlaka oynamıştır ama yine de ben kısaca bir özet geçeceğim.)
Bu fanart cidden hoşuma gitti. Çok sevimli. |
Bir öğleden sonra IB anne ve babası ile Guertena'nın sanat galerisini ziyaret ediyorlar. Annesi, IB'ye sanat galerisini gezerken diğer insanları rahatsız etmemesini ve tablolara dokunmamasını tembihliyor. Daha sonra galeriyi gezmeye başlıyoruz. Daha sonra bir tablonun önünde duruyoruz. Tablo ilk başta, ''??? World'' adıyla gözüküyor çünkü IB soru işaretli kısımdaki kelimeyi bilmiyor. (Az önce öğrendiğime göre tablonun adı, ''Fabricated World'') Her neyse, IB bu tabloya dokunuyor veee tablonun içine giriyor.
Oyun da burada başlıyor. Amaç tablonun içinden çıkıp, gerçek dünyaya geri dönmek.
Tabii ki, bunu sizi kovalayan ''Kırmızılar İçindeki Kadın'' -bunun farklı renkli versiyonları da var, hepsi ürkütücü- tabloları ve başsız mankenlerden kaçarak yapmak zorundasınız. (İnanın bana, ürkütücüler.)
Bir de Garry var. O da tablonun içine giren insanlardan biri. Oyunda biraz ilerledikten sonra o da karşımıza çıkıyor ve bize katılıyor.
Garry'nin gülünü almak için ne uğraşmıştım.. Maviler İçindeki Kadın.. ÖL! |
Bu arada canınız şu gördüğünüz gül oluyor. IB'ninki kırmızı, Garry'ninki ise mavi.
O güller kaybolursa veya biterse ölüyorsunuz. (Bknz: Gülünü kaybedip kötü sona giden ben. *dat spoiler*)Bazı vazolarda su oluyor. Onlara gülü koyduğunuzda canınız yenileniyor.
Ne kadar tatlılar değil mi ? |
Fanarttan görüldüğü üzere bir tane karakter daha var fakat spoiler vermeden anlatabileceğimi pek sanmıyorum. O yüzden dikkat edelim. <.<
Mary, oyunun yaklaşık olarak ortalarında çıkan bir karakter genel olarak sevimli ve neşeli bir karakter gibi gözükse de, kesinlikle öyle değil! Mary, Guertena'nın tablolarından biri. (Hatırladığım kadarıyla son eseri.) İnsan gibi gözüktüğü için onu da tablonun içine giren bir insan zannediyorlar. Dışarı çıkma isteğinden dolayı Garry'nin tablodan çıkamamasına sebep olup, neredeyse nefret ettiğim karakterler listesine giriyor olsa da, empati kurunca Mary'i az çok anladım.
YİNE DE BU YAPTIĞI ŞEYİN KÖTÜLÜĞÜNÜ DEĞİŞTİRMİYOR! <.<
Burada ağlamamak için kendimi zor tuttuğumu söylemem gerek. Ayrıca kendime çok çok önemli bir şeyi unuttuğum için çok kızdığımı da. |
Sonuç olarak bu sinir ile gidip Mary'i yakarak öldürdüm ve ''Forgotten Portrait'' adlı sona ulaştım. Fakat ciddi anlamda içime oturdu. Bu yüzden uykusuz olmadığım bir zaman tekrar oynayacağım. (sanırım)
Her neyse, şimdi duygusal olan -aslına olmayan- bölüme geçelim.
Açıkçası oyunu sürekli bir şekilde ertelemek büyük bir hataymış. Her ne kadar görüntü olarak yetersiz kalsa da, konusu, karakterler vs. görüntüyü tamamen unutturuyor. Oyunu bitirdikten sonra, gerçekten dedikleri kadar varmış, diye düşündüm.
Favori oyun sıralamamın başında olmayı fazlasıyla hak ediyor.. Fazlasıyla..
Açıkçası oyunu sürekli bir şekilde ertelemek büyük bir hataymış. Her ne kadar görüntü olarak yetersiz kalsa da, konusu, karakterler vs. görüntüyü tamamen unutturuyor. Oyunu bitirdikten sonra, gerçekten dedikleri kadar varmış, diye düşündüm.
Favori oyun sıralamamın başında olmayı fazlasıyla hak ediyor.. Fazlasıyla..
Şimdi de fanart yağmuru;
Bu kadardı.. Yani sanırım.
Fazla saçmaladıysam çok çok özür diliyorum. Uykusuz kaldım birazcık.Her neyse, bir sonraki yazıda görüşmek üzere~