Oyun yazısı yazmayalı uzun zaman olmuştu. Feci özlemişim yazmayı!
Geçenlerde aklıma düştü, ''Ben bir rpgmaker.net'e bakayım. Belki hoşuma giden bir oyun olur oynarım.'' dedim. Hoşuma giden bir oyunu da buldum. Dear Red.
Oyunda 16 tane son var. 2-3 tanesi hariç diğerleri fazlasıyla kısa. Bu özelliği yüzünden bana biraz alakasız olsa da Hello? Hell...o?'yu hatırlattı.
Ama benim oyundan beklentim biraz daha fazlaydı. Biraz daha anlaşılabilir bir hikaye ve uğraştırıcı bir şey bekliyordum ama pek öyle olmadı. Konuyu yada oyundaki amacımızı anlatmam gerek sanırım.
Red'in annesi 6 yaşındayken öldürülüyor. Tabii ki, o zaman annesinin öldürüldüğünü anlayamayacağı için, babası onun hastalıktan öldüğünü söylüyor. Büyüyünce tabii ki, o gün gördüğü şeylerin bir bıçak ve bir ceset olduğunu anlıyor. Sonuç olarak annesinin katilini öldürüp, intikam almamız gerekiyor.
Oyun hakkındaki bildiğimiz şeyler bu kadar. Gerisi oyunda gördüğünüz sonları veya karakterlerin davranışlarını yorumlamanıza bakıyor. Yani bir nevi teori üretmek? Bilmiyorum.
Oyun cidden beynimi en azından birkaç gün yoracak gibi. Karakterler hakkında düzgün bir bilgi olmaması hem hoş hem de can sıkıcı. İşin aslını öğrenememek kötü.
Karakterler demişken. Oyundaki 3 karakterimizden de bahsedelim.
İlk olarak Red, oynadığımız karakter. Siyah saçlara, kırmızı gözlere ve elbiseye sahip. Yanında büyük bir bıçak taşıyor. (Mad Father'daki Aya'nın daha kırmızı versiyonu diyebiliriz.) Kişilik olarak biraz psikopat ? Misao'daki Aki kadar saklamıyor bu özelliğini, sorunlarını olduğunu belli ediyor kendisi. Ama yine de sevdim ben Red'i.
Diğer iki karakter ise Katil ve Anna. Katilimiz, Anna'nın babası. Anna ise sarışın ve hasta olduğu için yatağında yatan sevimli bir kız. Anna'nın annesi öldükten sonra, Anna hastalanmış ve hastalığı tedavi edilemezmiş. O yüzden babası da kalan yaşamını güzel bir şekilde geçirmesini sağlamaya çalışıyor.
Oyundaki sonlar hakkında konuşursam..
Başarılı son diyebileceğim sona bir yere bakmadan ulaşmak biraz zor. Yani bir yere sonları yaza yaza oynanırsa ancak olabilir diye düşünüyorum. İlk oynadığımda aklıma bile gelmezdi çok farklı sonlar olabileceği.Sonuç olarak oynanmaya değer bir oyun olduğunu pek düşünmüyorum. Gerçek hikayeyi kendin hayal etmen güzel olabilir ama en azından belirli şeylerin açıklanması gerekiyordu. Tüm sonları oynadıktan sonra, -Mad Father'da tüm gemleri toplayınca açılan gizli son gibi- en azından kafadaki birkaç soruyu giderebilecek bir kesit olabilirdi.
Ama yinede iyi oyundu, pekte zaman kaybı değildi. Yine de dediğim gibi düzgün bir sonu olsa iyi olabilirmiş.
Oyunu indirmek için; Dear RED
Okuduğunuz için teşekkürler.
Kaçırdığım bir nokta veya yanlış yazdığım bir yer varsa üzgünüm.
Bir sonraki yazıda görüşürüz~