12 Mart 2015 Perşembe

Dear RED | Be a good girl and everyone will love you~


Herkese merhaba~
Oyun yazısı yazmayalı uzun zaman olmuştu. Feci özlemişim yazmayı!
Geçenlerde aklıma düştü, ''Ben bir rpgmaker.net'e bakayım. Belki hoşuma giden bir oyun olur oynarım.'' dedim. Hoşuma giden bir oyunu da buldum. Dear Red.

Oyunda 16 tane son var. 2-3 tanesi hariç diğerleri fazlasıyla kısa. Bu özelliği yüzünden bana biraz alakasız olsa da Hello? Hell...o?'yu hatırlattı.
Ama benim oyundan beklentim biraz daha fazlaydı. Biraz daha anlaşılabilir bir hikaye ve uğraştırıcı bir şey bekliyordum ama pek öyle olmadı. Konuyu yada oyundaki amacımızı anlatmam gerek sanırım.

Red'in annesi 6 yaşındayken öldürülüyor. Tabii ki, o zaman annesinin öldürüldüğünü anlayamayacağı için, babası onun hastalıktan öldüğünü söylüyor. Büyüyünce tabii ki, o gün gördüğü şeylerin bir bıçak ve bir ceset olduğunu anlıyor. Sonuç olarak annesinin katilini öldürüp, intikam almamız gerekiyor.


Oyun hakkındaki bildiğimiz şeyler bu kadar. Gerisi oyunda gördüğünüz sonları veya karakterlerin davranışlarını yorumlamanıza bakıyor. Yani bir nevi teori üretmek? Bilmiyorum.
Oyun cidden beynimi en azından birkaç gün yoracak gibi. Karakterler hakkında düzgün bir bilgi olmaması hem hoş hem de can sıkıcı. İşin aslını öğrenememek kötü.

Karakterler demişken. Oyundaki 3 karakterimizden de bahsedelim.
İlk olarak Red, oynadığımız karakter. Siyah saçlara, kırmızı gözlere ve elbiseye sahip. Yanında büyük bir bıçak taşıyor. (Mad Father'daki Aya'nın daha kırmızı versiyonu diyebiliriz.) Kişilik olarak biraz psikopat ? Misao'daki Aki kadar saklamıyor bu özelliğini, sorunlarını olduğunu belli ediyor kendisi. Ama yine de sevdim ben Red'i.

Diğer iki karakter ise Katil ve Anna. Katilimiz, Anna'nın babası. Anna ise sarışın ve hasta olduğu için yatağında yatan sevimli bir kız. Anna'nın annesi öldükten sonra, Anna hastalanmış ve hastalığı tedavi edilemezmiş. O yüzden babası da kalan yaşamını güzel bir şekilde geçirmesini sağlamaya çalışıyor.



Oyundaki sonlar hakkında konuşursam..
Başarılı son diyebileceğim sona bir yere bakmadan ulaşmak biraz zor. Yani bir yere sonları yaza yaza oynanırsa ancak olabilir diye düşünüyorum. İlk oynadığımda aklıma bile gelmezdi çok farklı sonlar olabileceği.

Sonuç olarak oynanmaya değer bir oyun olduğunu pek düşünmüyorum. Gerçek hikayeyi kendin hayal etmen güzel olabilir ama en azından belirli şeylerin açıklanması gerekiyordu. Tüm sonları oynadıktan sonra, -Mad Father'da tüm gemleri toplayınca açılan gizli son gibi- en azından kafadaki birkaç soruyu giderebilecek bir kesit olabilirdi.
Ama yinede iyi oyundu, pekte zaman kaybı değildi. Yine de dediğim gibi düzgün bir sonu olsa iyi olabilirmiş.

Oyunu indirmek için; Dear RED



Okuduğunuz için teşekkürler.
Kaçırdığım bir nokta veya yanlış yazdığım bir yer varsa üzgünüm.
Bir sonraki yazıda görüşürüz~




6 yorum:

  1. Okuyorum duruyorum ve Shuu'yla senin bu oyunları nereden bulduğunuzu anlayamıyorum. :D

    Mesela ben öyle tırsağımdır ki, bilgisayara bir şey indirirken yüz farklı yerden araştırma yaparım, dosyayı virüs programında tararım, boyutuna dikkat ederim, yüklememek için kendi kafamda bahaneler yaratırım. :D Öyle bir manyağım işte. Ya da ilk bilgisayarım ondan böyle takıntı haline getirdim.

    Cesaretinizin sırrı ne? Perwolle yıkandı falan deme öldürürüm seni. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ilk bu tür oyunumu Shuu-san'ın blogunda bulmuştum. Araştırınca bulmak pek zor olmuyor. Birçoğu ünlü sayılabilir zaten. :D

      Bende de tam tersi acımadan indiriyorum genelde. Virüs programı sonradan arkamı topluyor. :D İlk bilgisayarın olduğu için olabilir, bende ilk başlarda çok dikkat ediyordum da virüs programı iyi olunca sallamıyorum pek. Zaten virüs olabilecek şeyler çok nadiren yanlışlıkla indirdiğimden problem olmuyor.

      Cesaretimin sırrı ise.. Umm, alışmak sanırım? İlk oynadığım oyun korkunç olmamasına rağmen bayağı korkmuştum. Sonradan oynaya oynaya alıştım bu tür korku oyunlarına. Konu ilgi çekici olunca korku kısmını pek sallamıyorum. Gerçi hala Akemitan'a doğru düzgün bakamadım bile. Ah şu korkunçlu kadınlarla ilgili kötü anılarım olmasa~

      Sil
  2. Ay ne zamandır rpg maker oyunu oynamıyorum ya... Bu sınav mahvetti beni T^T Oynanmaya pek değer olmayan bir oyun olduğunu söylemişsin ama ben yine de oynamak isterim. Oyun hakkında teoriler üretmek de ilginç sonuçlar çıkarabiliyor ortaya. Mesela Yume Nikki. Oyun hakkında o kadar deli teoriler var ki "Ulan ben böyle düşünmemiştim ama bu da olabilir" diyor insan XD
    Bu güzel tanıtım için teşekkürler :3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hastalık beni garip biri yapıyor. 2 dakika önce beğendiğim şeyi 2 dakika sonra beğenmeyebiliyorum. Bu yazıda ona geldi biraz. Oyun güzel ama beklentimi karşılamadığı için üzüldüm. Biraz daha uzun olup gizemli bir şekilde bitebilirdi.
      Yume Nikki'yi bir ben oynayamadım sanırım. Oynamayı çok istiyorum ama sürekli unutuyorum. Bir de, oyunun let's play'ine baktığımda fazla karışık gelmişti ondan birazcık çekiniyorum oynamaya. Ama sanırım IB gibi olacak, erteleyip erteleyip bir gün oynayacağım Yume Nikki'yi de. ;w;

      Sil
  3. Yeni keşfettim, harika bir blog hazırlamışsın. Yoğun ve stresli iş hayatının kaçış noktası benim için de oyunlar. Dear Red'i de en kısa zamanda oynayacağım. Bloğuma da beklerim.

    Sevgiler, Gamze
    littlefabien.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Sizinde blogunuz çok hoş, olabildiğince takip etmeye çalışacağım.

      Sil