28 Haziran 2015 Pazar

To the Moon | ''Milyarlarca deniz feneri.. gökyüzünün derinliklerine saplanmışlar.''

Herkese merhaba~
Ağlatan oyunlar serimize devam ediy-
Etmiyoruz. Çünkü kesinlikle ağlamadım. Niye ağlayacağım ki?! (Aslında bir kısımda gözümden yaş aktı.)

Steam'in yaz indirimlerine geç de olsa baktım, ilgimi çeken çok fazla oyun olmadı. (Aslında var 3-4 tane ama bilgisayarımın kaldıracağından şüpheliyim.) Daha sonra aklıma ''To the Moon''a bakmak geldi. Bir yerde daha önce görmüştüm, o yüzden hep aklımın bir köşesindeydi. İndirimde olduğunu görünce fazla düşünmeden aldım.


To the MoonFreebird Games tarafından yapılmış bir rpg maker macera oyunu. Normalde macera türü yerine korku-gerilim tarzı seviyor olduğum için oyundan aşırı bir beklentim yoktu ama açıkçası beklentimi karşıladı.
Müzikleriyle, konusuyla, karakterleriyle her şeyiyle oynadığıma asla pişman olmayacağım oyunlardan biri. Neyse, daha fazla uzatmadan anlatmaya çalışmaya başlayayım.

~
Doktor Eva Rosalene ve Doktor Neil Watts ölmekte olan hastaların son isteklerini yapmakta olan önemli bir şirkette çalışan çifttir. Bu çift şuanda ölmekte olan Johnny'nin evine giderler ve son isteğini sorarlar karşılığında gerçekten şaşıracakları bir cevap alırlar "Ay'a gitmek istiyorum." Bu çok zor olsa da hiçbir şeyin imkansız olmadığını bilen inatçı çiftimiz Johnny ile beyin teması kurmak için makinelerini getirir ve anılarında dolaşmaya başlar. Johnny'nin gerilimli ve bir o kadar da trajik anılarında gezinirken amaçları basamak basamak daha da geçmişe giderek anılarında bir yere astronot olma fikrini koymaktır. Fakat bu hiç kolay olmayacaktır.

(Vikipedi'den alıntı yaptım. Kendi yazdığım konu pek iyi değildi.)

Yönetebildiğimiz 2 karakter var. Eva ve Neil.
Çoğunlukla Eva'yı yönetiyoruz gibi geldi bana oynarken, Neil biraz içimizden biri gibi olduğundan arada saçma şeyler yapıyor o yüzden Eva pat diye kontrolü eline alabiliyor.
Ama merak etmeyin, oyunun bir yeri hariç hep birlikteler o yüzden fazla bir fark olacağını sanmıyorum. (Neil'ı oynaması daha eğlenceli ama.. O yaptığı yorumlar cidden komik.)

Oynanıştan devam edelim, klasik rpg maker kontrolleri (yön tuşları-boşluk vb.) dışında bir de mouse ile gitmek istediğiniz yere tıklama olayı var. Ama normal kontroller çok daha rahat bana göre.

~

Müziklerinden bahsedeyim biraz.
Oyundaki müzikler oyunla uyum içerisindeydi. Bayağı güzellerdi falan.

Hele sonlara doğru bir sahne vardı. Sırf müzik yüzünden ağladım/ağlanır.

Bu arada oyun türkçe. (Ekstra hariç kısım hariç, onda nedense yok.)
Bayağı iyi oldu çünkü oyunun konusu benim ingilizcemi aşardı, tam anlamıyla anlamam zor olurdu. Türkçe olunca normal olarak her şeyi daha iyi anlayabildim.

~

Neyse, efendim. Bu yazıyı anlamsız cümlelerle daha fazla uzatmayacağım.
To the Moon'un anlatabileceğim bir oyun olduğunu pek sanmıyorum çünkü. Zaten bozuk olan türkçem ile bunu anlatmam imkansız.
İzleyip görün.

Umarım bu berbat yazımı beğenmişsinizdir. Şahsen ben pek beğenmedim. Beceriksizliğim tavan yaptı.
Kendinize iyi bakın, herkese güle güle.
link

25 Haziran 2015 Perşembe

Mim | Telefon Mimi

Herkese merhaba~!
Bu mim cidden çok hoş. Umarım eğlenirim/eğlenirsiniz.
Shuu-san'a teşekkür ediyorum mimlediği için.
Son olarak yakın zamanda bir oyun yazısı gelmeye çalışacak. (Wadanohara değil ama o da gelebilir)
Neyse, başlayalım~!


1- Takıntı haline getirdiğin bir oyun uygulaman var mı ? Ya da oldu mu ?

İlki olarak Chain Chronicle. Her ne kadar ömrümü tüketen bir oyun olsa da, eğleniyorum oynarken.



İkinci ve son olanı da Love Live adlı oyun. Animesi falan da var bunun, ben daha ilk sezonu bitirmeden başladım ama karakterleri bildiğimden problem olmadı.



2- Telefonunuzdaki sosyal medya uygulamalarına (blogger dahil) günde kaç kere girersin? Hangi sosyal medya uygulamalarını kullanırsın?

Telefonumda blogger uygulaması yok yalnız adghfs. Aslında hepsine 1-2 defa falan bakıyorum sanırım ama düzenli olarak baktığım bir instagram var ona da sabah kalktığımda bakıyorum.


3- Galarinde kaç albümün var ?

Çok fazla. Çoğu gereksiz ama hepsini bir yere toplayacak zamanım yok.


4- Normal kameradan mı fotoğraf çekinirsiniz yoksa uygulamayla mı?

Çok sık fotoğraf çekmiyorum aslında, saçıma değişik bir model denediysem veya test shot amaçlı bir şeyler yaparsam fotoğrafımı çekiyorum. Onda da normal kameradan çekiyorum.


5- Telefonunuzda kaç müzik var ?

150'ymiş..


6- Ne sıklıkla müzik arşivinizi yeniler yada yeni şeyler eklersiniz ?

Üşenmediğim zaman ve sevdiğim bir şarkı olunca. Oldukça sık diyebiliriz sanırım.



7- Çok fazla kılıfınız var mıdır ?

1 tane var, o da çikolata desenli silikon bir kılıf. Yani çok fazla yok.



8- Kaç yılda bir telefon değiştirirsiniz ?

Çok sık değil. Şuan kullandığım benim yeni alınmış 2. telefonum. Bundan önceki iki telefonum da babamın eski telefonuydu. Yani..


9- Telefondan çıkan kulaklığı mı yoksa ekstra aldığınız kulaklığı mı kullanırsınız ?


Kulağın taaa en içine giren kulaklıkları sevmediğimden eski telefonumun kulaklığını bu telefonumda kullanıyorum ama haşat oldu. O yüzden yeni bir tane almam gerekecek sanırım..


11- Telefonuna şifre koyar mısın ? Telefonuna kimler girmesin istersin ?

Kardeşim falan çok ellediğinden ve oyunlarımı bok etmesini istemediğimden dolayı ekran şeysi var. Kardeşim karıştırmasa koymazdım sanırım.

~~

Vee bitti.
Bugün fazla yoruldum. Aşağıda çocuklarla oyun falan oynadım, sonra çok sevgili japonca alfabe kitabım elime geçince azıcık ona çalışmaya çalıştım. Sanırım bir şeyler öğrendim.
(O değil, benim blog mimden geçilmemeye başladı wiiqk.)
Neyse, yeni adı ile Kaiya ve Aluciel ZEN 'i mimliyorum. Yapabilirler veya yapmayabilirler.
Bilmiyorum.
İyi geceler, iyi günler.
Görüşürüz.

19 Haziran 2015 Cuma

Mad Father 2.01 | ''If''

Herkese merhaba~
İlk önce not geçeyim, vgperson'da gördüğüm kadarıyla Sen(Mad Father ve Misao'yu yapan kişi.) kar amaçlı video ve canlı yayınları yasaklamış. Ayrıca birkaç şey daha var ama o sanırım ana oyunun videosunu çeken kişiler için. (Kredi kısmını atlamak vb. şeyler.) Benim kötü bir amacım olmadığından dolayı pek sorun olacağını düşünmüyorum. Sadece tanıtmaya/anlatmaya çalışıyorum.
İkinci olarak, bu yazı kadar düzgün olmasa da ana oyun ile ilgili bir yazım var. Onu okumak için buraya tıklayın.

Bu yazıyı oyunu bitirdiğim günün ertesinde yayınlamış olacaktım fakat aksaklıklar hiç bitmiyor tabii ki. Oynamaya vakti olmayanlar için video çekmiştim ama videoda ne görüntü vardı, ne de ses. O yüzden videoyu tekrar çektim. Ama yine olmadı. Sonuç olarak vazgeçtim. Yazının en sonunda uygun bir video koyacağım.
Şimdi, ''If kısmı nedir?'' ''Oyunun yeni versiyonunda ne gibi yenilikler var ?'' sorularını cevaplayalım~

~

İlk olarak yeniliklerle başlayalım. Şunu söylemeliyim ki, bunlar benim kendi gördüklerim. Birkaçını kaçırmış olabilirim.

1- (Eski versiyonda da olabilir bu.) Doğru/Gerçek Sona ulaştığınızda ana ekrandaki gölge Aya haline geliyor. (Misao'da da vardı bu.)



2- ''If'' kısmında Aya'da ve Dio'da yeni ifadeler var. (videoda görebileceksiniz)

3- Yeni bir oda ? Emin değilim ama hatırladığım kadarıyla ikinci katta böyle bir oda yoktu.



4- Jumpscare ve korkutucu diğer bazı şeyler.. Çok fazla yok ama bazen aniden şeyler olabiliyor. Bir de şu..
Yan odadaki kafasını 360 derece sürekli çeviren ve garip sesler çıkaran ''şey''




















Gördüğüm şeyler bu kadar sanırım.
Bu arada nedense oyunu oynarken bir tek bebekli kısımda zorlandım. Final Boss gibi olan babamızdan kaçtığımız yeri bile tek seferde geçtim. Ama o bebekler..
Hala sinir bozucular!

~

Şimdi ''If'' kısmının ne olduğuna geçelim.
Tesadüfen gördüm aslında böyle bir kısım olduğunu. Görmem iyi oldu çünkü Dio ile ilgili bir kısım.
Tüm Gemleri toplayıp gerçek sonu aldığınızda açılan bir kısım bu. Gallery kısmından açıyorsunuz.

If'de Aya babasının ölümünden sonra şok geçiriyor ve bayılıyor. Maria onu odasına götürüp başında beklerken bizde Dio ile evde biraz gezebiliyoruz.
Sonuç yine aynı, Aya Maria ile birlikte gidiyor. Ama çok şok edici bir şeyi öğreniyoruz.
Bunu öğrenmek isteyenler buraya tıklayıp oyunun 2.01 versiyonunu indirebilirsiniz. Fakat bunun için çok üşengeçseniz alttaki videoyu izleyerek neler olduğunu öğrenebilirsiniz.

İyi izlemeler ve okuduğunuz için teşekkürler~

(Video kapağı spoiler içerdiğinden koymadım buraya tıklarsanız tam olarak If kısmının başladığı yerden izleyebilirsiniz.)

15 Haziran 2015 Pazartesi

Mim | Müzikle Alaka Seviyem

Herkese merhaba~
Bu mime başlamadan önce söylemeliyim ki, müzik ile aram artık çok çok iyi değil. Yani herhangi bir grubun veya sanatçının hayranı olmayı uzun sayılabilecek bir süre önce bıraktım. (Yanıtlardan birinde bunu detaylıca öğreneceksiniz zaten.)
O yüzden çok güzel cevaplarım olmayacak. Ama yine de umarım eğlenirim, eğlenirsiniz
Shuu-san'a beni mimlediği için çok teşekkür ediyorum.
Eveeet, başlıyoruz~!

~~


1- Müzik denildiğinde aklınıza ilk gelen kelime nedir?

Rahatlatıcı, kelimesi olabilir sanırım. Bilmiyorum, direkt olarak aklıma gelen bir kelime yok.


2- Hiç müzikten bıktığınız oldu mu? Ya da dinlemeye ara verdiğiniz?

Sanmıyorum.


3- Hayatınız boyunca hayran olduğunuz bir ses sanatçısı oldu mu? Posterlerini odanıza astığınız, fan dediğimiz türden yani.

Sırlarımı açığa vuracağım soru geldi. Ben One Direction hayranıydım. Benden beklenmeyecek bir şey, biliyorum. Ama şöyle diyebilirim ki, ben şu kendini yırtan tiplerden değildim. Akıllı uslu müziği dinliyordum. Üyeler hakkında bilgiler falan öğreniyordum. Zaten en fazla 1 yıllık falan bir grupken başlamıştım. İkinci albüm gelmeden önce de bıraktım. (Tamamen fanların saçma davranışları ve grubun bozması yüzünden.) Ondan sonrada pek dinlediğim bir müzik grubu/sanatçısı olmadı. Bundan sonrada olamayacak gibi geliyor. ;_;


4- Kitap okurken müzik dinler misiniz ?

Hayır, kafamın karışmasına sebep oluyor. Kitaptaki şeyleri yaşıyormuş gibi canlandıramıyorum. Aklım direkt müziğe gidiyor.


5- Çok klasik ama yine de sormak istiyorum. Sizin türünüz ne ?

Belirli bir tür yok. Dinlerken yanma hissi oluşturan her türlü şarkıyı sevdiğimden.. Ama J-Rock veya J-Pop oluyor sanırım. Bilmiyorum. *müzik hakkındaki bilgisizlikler*


6- Asla dinlemem dediğiniz bir tarz var mı ?

Çok dumtıs dumtıs gibi olanları sevmiyorum. Bir sınırı olmalı, çok yapay geliyor.


7- Size ''Bir şarkıcı olsanız kim olmak isterdiniz?'' desem?
oikawa olurdum.
şaka şaka, bilgisizim ve şarkıcı olmak gibi bir hayalim
olmadı pek.
8- İmkanınız olsa ülkemizde müzikle ilgili neyi veya neleri değiştirmek isterdiniz ?

Aslında iyice düşündüğümde, benim cevabım da Shuu-san'ın cevabı ile aynı. Pekala, yaşım küçük. O yüzden ''Sen nereden bileceksin ki eskileri ?'' diyenler olacaktır. Annem ve babam sağ olsun oldukça eski şarkıları/sanatçıları dinlemiş bulunmaktayım.
O yüzden diyorum ki, yeni nesil şarkıcıları yok etmek ve eski şarkıcıları canlandırmak.

9- Bu şarkı benim dediğiniz bir şarkı var mı ?

Eumm, sanırım yok? Yada bilmiyorum. Favori şarkılarım çok hızlı değiştiğinden. ''AHA BU BENİM.'' dediğim çok fazla olmuyor. Ama bir tane var sanırım.

Bu şarkı anlamsızca beni ağlatıyor.
Çok şey geliyor. Bilmiyorum

Bunda da salya sümük gidiyorum arada..

Osu oynarken tesadüfen indirip, bayağı hoşuma giden bir şarkı.
Üzgün olduğumda falan neşelendiriyor. (Nedeni hakkında bir fikrim yok.)

Koymalı mıyım, koymamalı mı ?
Ama koydum.



Favorim gibi olanlar bunlar aslında. Dinlerken çok garip bir his uyandırıyor bunlar.
Neyse, geçelim artık.

10- TV'lerde bol bol yayınlanan Talk Show programları hakkında ne düşünüyorsunuz ? Özellikle sunucusunun ses sanatçısı olduğu programlardan bahsediyorum.
Nadiren de olsa izlediğim tek talk show şeysi olabilecek şey Elin Oğlu. Ondan da soğudum sayılır, korelileri hiç sevmediğim halde orijinal versiyonu olan Abnormal Summit'i izliyordum ve abartısız her bölümde gülmekten altıma yapacak gibi oluyordum. Ayrıca her şey düzgün ve planlıydı.
Bunlar rastgele bir şeyler yapıyorlar, hoş değil güzel değil.


11- Kim şarkı söylemesin sorusuna vereceğiniz ilk isim kimdir ?

En az 5 dakika düşündüm ama aklıma isim gelmiyor. Ben duymadığım sürece kim kötü söylüyorsa söylesin. Ama Justin Bieber ve One Direction olabilir. Söylemeseler bir şey eksik kalmaz.
(Aynı soruyu babama da sordum ve Ajdar cevabını aldım, hehe.)

~~

Kısa süreceğini düşündüm ama bayağı uzun oldu.
Mimleyeceğim kişiler ise.. Öncelikle yapmak zorunda değiller sdashgsfd

Kaidatsu
Aluciel ZEN

Ve yapmak isteyen herkes~
Okuyanlara teşekkürler, başka bir yazıda görüşürüz~

9 Haziran 2015 Salı

Mim | MimiiiiiMI!

Herkese merhaba~
Yine bir mim.
Gerçi iyi oldu canım sıkılıyordu. Umarım eğlenceli geçen bir mim olur.
Suki'ye teşekkürler mimlediği için.
Her neyse, başlayalım~!


1. Hayatınızda mucize olarak nitelendirdiğiniz bir olay yaşadınız mı ?
-Sanırım hayır? 

2. Kıyafet konusunda takıntılarınız var mı ?
-İlk olarak rahat olması yani bol olmalı vücut hatlarımın çok iyi bir şekilde görülmesi pek hoşuma gitmiyor. Uzun olması (tişörtlerin) gerçi bu çok zor olmuyor. Erkek reyonuna ait biraz daha fazla tişörtüm olduğundan S beden bile elbise gibi olabiliyor bazen.

3. Nefret ettiğiniz huylar ve ya insanlar ?
İlgili yazıya alalım bu soruyu. Görmek için tıklayın.

4. Sizi en net tanımlayan bir kelime ?
-Zor sorular, başımın belası onlar. Neyse, aklıma nedense garip kelimesi geldi. Olabilir sanırım bu.

5. Hayata yeniden gelme şansınız olsaydı hangi ülkede doğardınız ?
-Daha mutlu olabileceğim herhangi bir ülkede.

6. Tek başına bir insan keyiflenmek için ne yapabilir ?
-Birçok şey. Kendisini iyi hissetmesini sağlayacak şeyler. Kitap okumak gibi mesela.

7. Nikah masasında evleneceğiniz kişiden ''Hayır!'' cevabı alsaydınız ne yapardınız ?
-Hiçbir şey, çünkü öyle biri yok. Bir insanın beni sevebileceğinden şüpheliyim. Gizliden gizliye fazla kıskandığımdan dolayı olabilir. Ama cevap vermem gerekirse, ''Peki o zaman ben gidiyorum.'' deyip giderdim.

8. İnsan kaderini mi yaşar, kaderini mi yazar ?

9. Aklınıza ilk gelen ingilizce kelime ?
-''Sacrifice''

10. İnternette sahip olduğunuz ilk nickname ?
-Oh no. Çok fazla var. İlk başta lordseker gibi bir tane vardı, sonra ohmyfucky adında bir tane vardı, Nessie Neric diye bir isim de oluşturmuştum. (O adla araştırırsanız saçma şeyler görebilirsiniz. YAPMAYIN.)

11. Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüz kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız ?
-Tam istediğim şey! -şaka şaka- Yapmak istediğim çok fazla şey olduğundan tek tek söylemek yerine, istediğim ve beni mutlu edebilecek şeyler yapardım ve kalan son günümde arkamdan üzülmemelerini söyleyen bir mektup yazardım. *dramatik müzik*

12. Fobileriniz, takıntılarınız var mı ? Varsa neler ?
-Huh.. İşte başlıyoruz. Fobilerim böcekler ve kuşlar olabilir. Kuşlar çok feci korkutmasa da, böcekler korkulu rüyam biraz. Ama yine de çok aşırı korktuğum bir şey yok. Takıntılarım ise çok fazla, her şeyden rahatsız olmak desem daha doğru olur. Beni rahatsız eden şeyi ortadan kaldırana veya orada yokmuş gibi davranana kadar hiçbir şey yapamıyorum.

13. Bir sabah kalktınız ve dünyada hiçbir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız ?
-Köşeye çekilip kafayı yerdim.

14. Dünyayı dolaşmak isteseniz hangi ülkeden başlardınız ? Neden ?
-Kore sanırım. Aşırı sevmesem de merak ediyorum.

15. İtiraf edin prens/prensese dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz ?
16. En son yaşadığınız küçük düşürücü, unutamadığınız olay?
-Dışarı çıktığım her zaman küçük düşürücü bir olay oluyor. 

17. Asla yanından ayırmadığınız 3 şey ?
-Klasik olabilir ama gözlük, kulaklık ve telefon olabilir. Bilmiyorum.

18. En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrendiniz, ne yapardınız?
-''Uzaylı olman beni denek olarak kullanabileceğin anlamına gelmiyor. Hem yakın arkadaşımsın yapmazsın dimi ?'' derdim ve rpg maker korku oyunlarındaki kızlar gibi ölürdüm.

19. 
İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir?
- Tabii ki, kızların soyunma odasını gözetlerdim. *kitsune aslında erkek bence düşüncesi vol 1*( ͡° ͜ʖ ͡°)

20. Almayı düşünüp de alamadığınız ne var?
-Çok fazla şey var!
Gölge için göğüs tasması.
Emanet Dolabı Bebekleri adlı kitap.
Boş zamanımda çalışmak için birkaç tane almak istediğim dil öğrenme kitabı var.
Telefonuma yeni bir kılıf. *cebe koyamama sorunu*

~~

Okuduğunuz için teşekkürler. ''O mu şu mu?'' adlı mimi gördüm de, soruların yarısı boş kalacağından cevaplamak pek işime gelmedi. Zaten mimlenmemiştim.
Her neyse, euumm.
İsteyen yapabilir ? Cidden yapın. 

2 Haziran 2015 Salı

Amayado Bus Stop | ''A Form of Happiness''

Herkese merhaba~!
Yakın bir zamanda oynamaya korktuğum Hello? Hell... o?'yu oynadım ve biraz ürkmek dışında zerre korkmadım. Durum böyle olunca, ''Hadi başka oyun oynayayım!'' diyerek tüm sonları almaktan vazgeçtim.
Amayado Bus Stop'ı da görünce bayağı ilgimi çekti ve başladım oyuna. Getireceği zorlukları bilmeden..
~
Amayado Bus Stop, -anladığım kadarıyla- Moonside tarafından yapılmış. Her zamanki gibi rpg maker korku oyunu.
Bol bol kovalacağınız ve bulmacaları çözmek için kafanızı çalıştırmanızı gerektirecek bir rpg maker korku oyunu.*titrer*
Konuya ve karakterlere geçelim bence.


Okulun arkasındaki dağ yolunda, Amayado adında 20 yıl önce artık kullanılmamaya başlanmış bir otobüs durağı vardır. Zorbalığa uğrayan kızımız Chitose, bu otobüs durağında gelmemesi gereken bir otobüsü bekleyen Kobato ile tanışır. Daha sonra olaylar olaylar~
(Bunun biraz öncesi de var ama asıl olay/konu bu.)


Karaktelere geçelim~
İlk olarak Furusato Chitose. Kısaca Chitose, sevimli mi sevimli olmasına karşın zorbalığa uğrayan kızımız. İnsan neden böyle sevimli bir varlığa zorbalık eder ki..
O kadar iyi kalpli bir varlık ki Chitose.. Karıncayı bile incitmez. (Fazla abarttım.)

(Seslendiren kişi, Kotori)



Geldik ikinci karaktere Suzunari Kobato. Kısaca Kobato.
Hakkında çok fazla şey bilmiyoruz ilk başta, daha sonradan öğreniyoruz daha fazla bilgiyi.
Ama spoiler olmadan söyleyebileceğim bir tek şey var. Chitose ile aynı yaşta ve çok az duygu belirtisi gösteren sevimli bir kız kendisi.

(Seslendiren kişi, Motoki Nako)


Ve Tachibana Akane.
Oyundaki en havalı oynanılabilir karakter olabilir. Akane, Chitose ve Kobato'dan bayağı büyük. (Yetişkin sayılır yani.)
Onunla okulda karşılaşıyoruz. Bize kardeşini aradığını söylüyor.
İlk başta pek sıcakkanlı davranmasa da sonradan çok hoş davranıyor.

(Seslendiren kişi, Hai)




~
Açık söylemek gerekirse oyun bayağı iyiydi. Özellikle de oyunun gerçek sonu, olması gerektiği gibiydi ve bayıldığım bir sondu. Onun dışında mutlu son ve kötü son var. Mutlu son sevdiğim türde bir son değil. Kötü son ise hakkında hiçbir fikrim olmadığı bir son. (Çünkü almak için oyunu tekrar oynamam gerek.)

Oyunun zorluğundan neden bu kadar yakındığıma gelirsek, çok fazla kez kovalanıyoruz. Bir de ben oynamaya başladığımda ne düzgün bir videosu vardı, ne de yönlendirme yazısı. Oyunu neredeyse kendi çabamla bitirdim. Bazı bulmacalar cidden zordu. Ama bulmacalardan çok kovalanma kısımları yordu beni. Kırık yön tuşumla beraber sinir krizi geçire geçire bitirdim.
(Bir de koşma tuşunu oyun söylemiyor -veya ben görmedim- bu yüzden on saat nerede bu koşma tuşu derken shift tuşu olduğunu kendim öğrendim.)

Son olarak evet oyunda az da olsa seslendirme var. Genelde bir şey bulduğunuzda konuşuyor karakterler. Chitose'nin sesi çok tatlı olmuş! Kobato ve Akane'nin ki de bayağı iyiydi.

Neyse efendim, bu kadar gevezelik yeter.
Oyunu buradan indirebilirsiniz. Ben oyunu neredeyse bitirdiğimde çıkan yönlendirme yazısı için ise buraya bakabilirsiniz. Yönlendirmeye bakmak istemeyenler için ise şöyle bir önerim var, etrafa iyi bakın ve çoook dikkatli olun.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Güle güle~