Ağlatan oyunlar serimize devam ediy-
Etmiyoruz. Çünkü kesinlikle ağlamadım. Niye ağlayacağım ki?! (Aslında bir kısımda gözümden yaş aktı.)
Steam'in yaz indirimlerine geç de olsa baktım, ilgimi çeken çok fazla oyun olmadı. (Aslında var 3-4 tane ama bilgisayarımın kaldıracağından şüpheliyim.) Daha sonra aklıma ''To the Moon''a bakmak geldi. Bir yerde daha önce görmüştüm, o yüzden hep aklımın bir köşesindeydi. İndirimde olduğunu görünce fazla düşünmeden aldım.
To the Moon, Freebird Games tarafından yapılmış bir rpg maker macera oyunu. Normalde macera türü yerine korku-gerilim tarzı seviyor olduğum için oyundan aşırı bir beklentim yoktu ama açıkçası beklentimi karşıladı.
Müzikleriyle, konusuyla, karakterleriyle her şeyiyle oynadığıma asla pişman olmayacağım oyunlardan biri. Neyse, daha fazla uzatmadan anlatmaya çalışmaya başlayayım.
~
Doktor Eva Rosalene ve Doktor Neil Watts ölmekte olan hastaların son isteklerini yapmakta olan önemli bir şirkette çalışan çifttir. Bu çift şuanda ölmekte olan Johnny'nin evine giderler ve son isteğini sorarlar karşılığında gerçekten şaşıracakları bir cevap alırlar "Ay'a gitmek istiyorum." Bu çok zor olsa da hiçbir şeyin imkansız olmadığını bilen inatçı çiftimiz Johnny ile beyin teması kurmak için makinelerini getirir ve anılarında dolaşmaya başlar. Johnny'nin gerilimli ve bir o kadar da trajik anılarında gezinirken amaçları basamak basamak daha da geçmişe giderek anılarında bir yere astronot olma fikrini koymaktır. Fakat bu hiç kolay olmayacaktır.
(Vikipedi'den alıntı yaptım. Kendi yazdığım konu pek iyi değildi.)
Yönetebildiğimiz 2 karakter var. Eva ve Neil.
Çoğunlukla Eva'yı yönetiyoruz gibi geldi bana oynarken, Neil biraz içimizden biri gibi olduğundan arada saçma şeyler yapıyor o yüzden Eva pat diye kontrolü eline alabiliyor.
Çoğunlukla Eva'yı yönetiyoruz gibi geldi bana oynarken, Neil biraz içimizden biri gibi olduğundan arada saçma şeyler yapıyor o yüzden Eva pat diye kontrolü eline alabiliyor.
Ama merak etmeyin, oyunun bir yeri hariç hep birlikteler o yüzden fazla bir fark olacağını sanmıyorum. (Neil'ı oynaması daha eğlenceli ama.. O yaptığı yorumlar cidden komik.)
Oynanıştan devam edelim, klasik rpg maker kontrolleri (yön tuşları-boşluk vb.) dışında bir de mouse ile gitmek istediğiniz yere tıklama olayı var. Ama normal kontroller çok daha rahat bana göre.
Oynanıştan devam edelim, klasik rpg maker kontrolleri (yön tuşları-boşluk vb.) dışında bir de mouse ile gitmek istediğiniz yere tıklama olayı var. Ama normal kontroller çok daha rahat bana göre.
~
Müziklerinden bahsedeyim biraz.
Müziklerinden bahsedeyim biraz.
Oyundaki müzikler oyunla uyum içerisindeydi. Bayağı güzellerdi falan.
Hele sonlara doğru bir sahne vardı. Sırf müzik yüzünden ağladım/ağlanır.
Bu arada oyun türkçe. (Ekstra hariç kısım hariç, onda nedense yok.)
Bayağı iyi oldu çünkü oyunun konusu benim ingilizcemi aşardı, tam anlamıyla anlamam zor olurdu. Türkçe olunca normal olarak her şeyi daha iyi anlayabildim.
Bayağı iyi oldu çünkü oyunun konusu benim ingilizcemi aşardı, tam anlamıyla anlamam zor olurdu. Türkçe olunca normal olarak her şeyi daha iyi anlayabildim.
~
Neyse, efendim. Bu yazıyı anlamsız cümlelerle daha fazla uzatmayacağım.
Neyse, efendim. Bu yazıyı anlamsız cümlelerle daha fazla uzatmayacağım.
To the Moon'un anlatabileceğim bir oyun olduğunu pek sanmıyorum çünkü. Zaten bozuk olan türkçem ile bunu anlatmam imkansız.
İzleyip görün.
Umarım bu berbat yazımı beğenmişsinizdir. Şahsen ben pek beğenmedim. Beceriksizliğim tavan yaptı.
Kendinize iyi bakın, herkese güle güle.
link |